Gerek sosyal bilim kuramlarında, gerekse gündelik pratikler
ve söylemlerde, “umut,” varsaydığımız hatta arzuladığımız
bir duygu olmakla birlikte, pek fazla eleştirel analize
tabii tutulmaz. Bu ders ise, umudu kuramsal
analizin merkezinde bir kategori olarak ele alır.
Devrim dönemlerinin ütopik ruhunu umut etrafında tayin
eden yaklaşımlarla, dünyevi deneyimin ıstırabı karşısında
umudu inançla bağdaştıran öğretiler karşılaştırılır.
Ardından duygulanım kuramlarını umut çerçevesinde
ele alan güncel etnografiler okunur. Umut, bir
yandan arzu ve iyimserlik gibi benzer olduğu varsayılan,
diğer yandan melankoli ve çaresizlik gibi karşıt bir takım
başka haleti ruhiyeler ile nasıl ilişkilenir? Hangi
koşullarda umut acımasızdır? Son olarak, eleştirel
sosyal kuram geleneğinde umudun ilerici siyaset ve
düşünce için bir eleştiri yöntemi olarak potansiyel
rolünü irdelenir.
|