Kobe'nin sözleri ile başlayalım...
”Sevgili basketbol,
Babamın çoraplarını top haline getirip atmaya başladığımdan beri tek bir gerçek olduğunu biliyorum. Sana aşık olduğumu… Bu öyle derin bir aşk ki; aklım, bedenimden, ruhum ve duygularıma kadar her şeyimi sana verdim. Sana sırılsıklam aşık olan 6 yaşındaki bir çocuk olarak asla tünelin sonunda görmedim kendimi. Her zaman bir çıkış yolu buluyordum kendime. Ve bu yüzden koştum. Hiçbir sahada basılmadık yer bırakmadım. Ve her topa sahip olmak için çabaladım. Ben azmimi istedim, ben sana kalbimi verdim. Çünkü benim için çok daha fazlasısın… Ve acıya rağmen oynadım. Mücadele beni çağırdığı için değil, sen beni çağırdığın için. Her şeyi senin için yaptım. Çünkü bu biri senin bana yaptığın gibi birinin bu kadar yaşıyor hissettirdiğinde yapacağın şeydir. Sen altı yaşında bir çocuğun Lakers hayalini gerçekleştirdin. Ve bu yüzden seni her zaman seveceğim. “
Yukarıda yazdığım satırlar aslında bir adamın yaptığı işe ne kadar minnetkar ve saygılı olduğunun göstergesi. Öyle büyük bir minnet ve saygıydı ki bu, onu basketbol ile alakalı olsun olmasın birçok insan için çok önemli bir figür haline getirdi. Birçok çocuk için ilham oldu. 6 yaşında başladığı yolculuğun içine birçok başarı sığdırdı. 12 yaşında basketbol oynarken bir yaz boyunca bir sayı bile atamayıp basketbolu bırakmayı düşündüğünde idolü Michael Jordan’ı buldu ve o günden itibaren onun gibi olmak için çok fazla çalıştı. Başarısızlıklarını kamçılayıcı olarak kullandı, basketbol hakkında her şeyi öğrendi ve 17 yaşında hayali olan Lakers formasına kavuştu. 37 yaşında son maçına çıkıp potaya 60 sayı bıraktığında 6 yaşında o sahneyi düşleyen çocuğun yolculuğunun da sonuydu. Basketbol oynadığı her an gibi vedası da fazlasıyla görkemliydi. Kobe Bryant’ı diğer tüm basketbolculardan farklı kılan şey belki de buydu.
Kobe Bryant ve Ben
6-7 yaşlarımdayken sporları takip etmekten çok hoşlanmaya başlamıştım. Abim de inanılmaz bir basketbol izleyicisiydi ve bu şartlarda basketbolla haşır neşir olmamak çok da mümkün değildi. Basketbola dair ilk hatırladığım şeylerden biri aslında Kobe Bryant. Bilgisayarla daha yeni tanışmış ve o zaman için bile çok eski oyunları oynayan küçük bir çocukken 2003’te yapılmış bir NBA oyunuyla Kobe Bryant ile tanıştım. O zaman için Kobe Bryant ve diğer tüm basketbolcular için hiçbir fikrim yoktu aslında. Kobe Bryant o zamanlar benim için sadece sarı-mor formalı 8 numara mükemmel bir oyun karakteriydi. Benim için daha fazlasına ise 90’ların sonu ve 2000’lerde doğmuş jenerasyondaki muhtemelen herkes gibi ergenlik yıllarında dönüştü. Kobe Bryant’ın en iyi dönemlerini canlı olarak takip edememiş olsam da o zamanlar Kobe Bryant hakkında okuduğum,izlediğim ve gördüğüm her şey benim için fazlasıyla etkileyiciydi. Oluşturduğu belki de en büyük miras olan “Mamba Mentality” sadece onun oyununu değil her alanda ne kadar istikrarlı azimli ve hırslı bir insan olduğunun gösteriyor. Eski basketbolcu John Celestand’ın Kobe Bryant ile ilgili anısı da aslında direk “Mamba Mentality” ‘nin güzel bir örneğiydi.
“Lakers’e gittiğimde antrenmanlara 1-1.5 saat önce gidiyordum. Her gittiğimde Kobe zaten orada oluyordu ve bu benim için çileden çıkartıcı bir hal almaya başlamıştı. Sonrasında Wizards maçında Bryant sağ elini kırdı sonunda onu gelecek antrenmanda yendiğimi düşündüm. Antrenman alanına gittim ve topun sektiğini duydum. Yanımdaki antrenöre içerideki kim diye sordum. Bana kim olduğunu biliyorsun dedi. İçeri girdiğimde Kobe sağ eli sargılı şekilde sol eliyle şut çalışıyordu." – John Celestand
Mamba Mentality
Bu hırsı onu her zaman daha iyisini yapmak için kamçıladı aslında. 17 yaşında bir çocukken lige girip Lakers hayaline kavuştuğunda durmadı. Shaquille O’Neal ile beraber gelmiş geçmiş en domine edici ikililerden biri olduğunda da durmadı. İlk beş sezonunda 3 şampiyonluk kazanmasına rağmen tatmin olmamıştı çünkü onun kafasında her zaman en iyisi olmak vardı. 3 periyotta Dallas Mavericks gibi bir takımdan daha fazla sayı attığında da durmadı, Toronto’ya 81 sayı atıp modern zamanların bir maçta en çok sayıya ulaşan oyuncu olduğunda da…2008’de Boston Celtics tarafından sahada silinip şampiyonluğu kaybettiğinde durmadı, 2010’da tek başına Boston Celtics karşısında şampiyonluk kazandı. 2013’te kariyerini bitirecek aşil tendonu sakatlığını yaşadığında sakat olarak sahaya dönüp 2 serbest atışını kullanıp çıkacak kadar garip bir çalışma etiğine sahipti Kobe. Onun hayran bırakıcı ve insanlar için anlamlı yapan kısım kesinlikle buydu. Bazı insanların ölümünü düşünmezsiniz, Kobe Bryant’ın da ölümü zamansız oldu benim için. Yarattığı mirasın öneminin çoğu insanda olduğu gibi benim de karakter gelişimimde etkisi çok büyük ve o mirası asla unutmayacağım. Vedalar her zaman zordur. Yazımı Kobe’nin yazının başında da yazdığım mektubunun sonuyla bitirmek istiyorum.
“Ama seni bu kadar saplantıyla sevemeyeceğim daha fazla.Bu sezon, benim verebileceğim son şey. Kalbim yaralanmalara dayanabilir. Aklım eziyeti kaldırabilir. Ancak vücudum elveda demenin zamanı geldiğini biliyor. Ve bunda bir sorun yok. Seni bırakmaya hazırım. Böylece ikimiz de birlikte geçireceğimiz zamanların tadını çıkarabiliriz. İyisiyle kötüsüyle, birbirimize verebileceğimiz her şeyi verdik. Ve ikimiz de biliyoruz ki sonrasında ne yaparsam yapayım. Ben hep o çocuk olacağım.
Çoraplardan top yapan
Köşede bir çöp kovası
Maçın bitimine beş saniye
Top benim ellerimde
5… 4… 3… 2… 1
Seni her zaman seveceğim.”
Kobe Bryant #24 – Mamba Out.