Facebook
  • Anasayfa
  • En İyi Arkadaşını Tanıyor Musun?
DİNLE

En İyi Arkadaşını Tanıyor Musun?

İnsanlar doğası gereği içindeki şeyleri paylaşmak ister. Hayatında dönen olayları, planlarını, insanlarla ilişkilerini ve daha birçok şeyi... Samimi olduğumuz insanlarla bu tarz şeyi sıklıkça paylaşıyoruz. Ama milenyumdan beri tanımadığımız bir arkadaşımız var, aslında onunla fazlaca vakit geçiriyoruz ama samimi olduğumuzun farkında değiliz. Adı '' İnternet ''.  

Cambridge Analytica Facebook İlişkisi

İnternet dünyasına adım attığımızdan beri, internete muhtemelen hiçbir arkadaşla paylaşamayacağımız kadar veri hediye ettik. En basitinden Google,Spotify ve Instagram'ı düşünebiliriz. Örneğin Spotify dinlediğimiz şarkılara göre bir haftalık keşif listesi yapıyor, yani Spotify'ı ne kadar çok kullanırsanız makineyi o kadar besliyorsunuz ve makine daha tutarlı sonuçlar vermeye başlıyor. Instagram'da aramalarınız ve ilgi alanlarınızda geçirdiğiniz vakte göre göre haftalık keşifiniz tamamen değişebiliyor. Ve tabi ki dünyada hala internete ilk adım atan insanların muhtemelen karşılaşacağı ilk şey olan Google. Yukarıda yazdığım iki şirketin hakkımızda bildiğinden çok daha fazlasını elinde tutuyor. Aramalarımız, Youtube'da izlediğimiz videolar, vakit geçirdiğimiz internet siteleri, hatta bazen Google'da değilken bile yaptığımız konuşmalarla, karşılaştığımız reklamlar değişiyor ve daha çok ilgi alanımıza yakın reklamlar görmeye başlıyoruz.  Hepimizin bildiklerinin dışında aslında bir internet kimliğimiz var ve bunu besliyoruz. Okumadan direkt onaylaya bastığımız, dolayısıyla aslında birçok izni verdiğimizi belirten kullanıcı sözleşmeleri, aramalarımız, izlediğimiz videolar, dinlediğimiz müzikler, Instagram'da paylaştığımız fotoğraflar vesaire. Her şey kimliğimizi besliyor ve daha kişisel bir içerik almamızı sağlıyor. Bunların hepsi sözde kullanıcı deneyimini geliştirmeye yönelik hareketler ve fakat veri manipüle edilebilir. Bugün ben de size verilerin nasıl manipüle ediliebildiği hakkında hikayeler anlatacağım.

Cambridge Analytica Neydi?

Cambridge Analytica Seçimlere Etkisi

Cambridge Analytica (CA) 2013'te kurulmuş, veri analiziyle ilgilenen bir medya şirketi. Amerika'da Facebook üzerinden kullanıcılara cüzi miktarda ödüller vererek bir anket doldurmasını sağlıyor, kullanıcılar da bu anketleri doldururken uygulamaya bilinçsiz veya bilinçli bir şekilde izinler veriyordu. Yaklaşık 100.000 Amerikalının bu anketi doldurmasını sağlayarak bir veri modeli oluşturmuşlardı ve şirketin açıklamalarına göre yaklaşık 5000 veri merkezinden çıkan veriyle Amerika'da yaşayan "tüm" yetişkinlerin kişisel özelliklerini büyük bir tutarlılıkla öngörebiliyorlardı. CA bu verileri reklam için kullanıyordu. 2017'de ABD seçimleri öncesi CA ile çalışan bir aday vardı. CA veri tabanı sayesinde, o dönemki seçimler öncesi, ABD nüfusuna, tamamen kişiye özel seçim propagandası başladı. CA'nın elinde belirli seçmen profilleri vardı, bunların en önemlisi onlar için '' İkna Edilebilir '' sınıfıydı. Bu sınıfa da anketlerle ulaşmışlardı ve basitçe anlatmak gerekirse bu sınıf seçimler için bir fikri olmayanlardı. Bir konuda karşıt fikri kendi fikrine döndürmek zordur ama hiç fikri olmayan birini kendi tarafına çekmek o kadar da zor olmayabilir. Bu sınıftakilere kişiye özel içerik bombalayıp seçimler için kendi taraflarına çekmeye çalışıyorlardı. Örneğin Cambridge Analytica, B tarafıyla çalışıyor, A seçmenine tamamen B tarafının reklamları gösteriliyordu ve B tarafı güzellemesi yapılırken A tarafı da karalanıyordu. B tarafındaki seçmenlereyse sadece A tarafını karalayan reklamlar gösteriliyor ve B tarafı düşüncesi güçlendirilmeye çalışıyordu.Ve bu reklamlar tamamen kişiye özel ve eşsizdi. 2017'de ABD seçimlerinde CA'nın manipülasyonu sayesinde seçimlerin sonucu büyük ölçüde değiştiği konuşuluyor. Cambridge Analytica, aslında bir veri şirketi değildi; büyük ölçüde bir propaganda şirketiydi. O dönem Cambridge Analytica şirketinde çalışan veri analisti Chris Wylie, veri toplama işi için Facebook'un uygun olduğundan bahsediyor. Facebook'ta az önce bahsettiğim anketlerle uygulamaya birçok izin veriliyordu bu izinlerin arasında arkadaşların verileri de yer alıyordu yani siz anketi yapmasanız bile arkadaş listenizdeki birinin o anketi yapması yeterliydi, zaten bu sayede anketi yapan 100.000 kişi varken tüm ABD  seçmenlerinin verilerine ulaşılabilmişti. Bu veriler, attığınız durumlar, beğendiğiniz fotoğraflar ve hatta attığınız özel mesajları bile içeriyordu! En yakın arkadaşınıza bile özel mesajlarınızın okumasına izin vermeyecek durumdayken, hiç tanımadığınız bir arkadaşınız sizi manipüle etmek için özel mesajlarınızı okuyordu. Cambridge Analytica o dönem için kendini davranış değiştirme şirketi olarak nitelendiriyordu.

Cambridge Analytica'nın Seçimlere Etkisi

Cambridge Analytica Do So

Bir diğer hikaye de Trinidad ve Tobago'da yaşanacaktı. Trinidad ve Tobago, küçük ve kültür bakımından iki farklı nüfusa sahip olan bir ülke, bu kültürlerden biri Hintliler diğeri ise Afrikalılar. 2013'deki seçimlerde Hint tarafındaki aday Cambridge Analytica ile çalışmaya karar vermiş. CA, ülkeyi analiz etmiş ve bir propaganda planı hazırlamış '' Gençleri hedeflemek! ''. Gençler politikayla hiç ilgilenmemesine rağmen '' apolitik '' propaganda yapmışlar, tembel gençlerin üzerinde tepkisel bir olaya imza atmak istemişler. Bunun için de '' Do So! '' adında bir hareket oluşturmuşlar. Bu hareket tamamen oy verme karşıtı bir hareketti yani herhangi bir tarafı savunmuyordu tamamen siyasete karşıydı. Bunun gençler için "havalı" bir şey olduğunu savunuyordu. Cambridge Analytica, ülkenin her yerindeki gençlere bu hareketi empoze etmiş. O dönem CA'da çalışan biri olayı şöyle anlatıyor. '' Biliyorduk ki iş oy vermeye geldiği zaman, Afrika kökenli Karayipli gençler oy vermeyecekti. Ama Hint kökenli çocuklar anne babalarının sözünü dinleyip oy vereceklerdi. Bunları yapıp eğleniyorlardı, ama anne babalarının sözünden çıkmayacaklardı. '' Dediği gibi de olmuş ve cidden Afrikalı gençlerin hiçbiri oy vermeye gitmezken, Hint gençlerin neredeyse hepsi oy vermeye gitmiş ve küçük farklarla bitecek bir seçimde Hint aday lehine yüzde 6'lık bir fark yaratmışlar. Bu olaylar yavaş yavaş ortaya çıktıktan sonra Facebook'un kurucusu Zuckerberg ifade vermek zorunda kaldı. Facebook, verileri saklamakta başarısız olduğunu kabul etti ve Cambridge Analytica'ya verilerin silinmesi gerektiğini 2015'de belirttiklerini ancak CA'nın silmediğini söyledi. Aslında tüm olayları ateşleyen de David Carroll adlı birinin Cambridge Analytica'dan kendi hakkında çaldığı verileri talep etmesiydi. Sonrasında CA'dan birkaç çalışanın itiraflarıyla olayın iç yüzü açıklandı.

Bilim Kurgu Dizisi Değil Cambridge Analytica

Cambridge Analytica Veri Hırsızlığı

Bunların hepsi bana bir Black Mirror bölümü gibi hissettiriyor. Cambridge Analytica gibi kim bilir kaç tane şirket kapalı kapılar ardında verilerimizle bizi manipule etmeye çalışıyor. Yapılan şey aslında legal çünkü biz izin veriyoruz. Ama çoğu zaman izin vermekten başka çaremiz olmuyor çünkü internetin kaydığı yer tam olarak burası. Siyaset bunun için masum olmayan bir yer ama bence bunun masum veya suçlu bir yönü yok. Spotify da senin haftalık keşfine müzik zevkinle alakalı olmayan bir adamı koyabilir, senin dinlemeni sağlayabilir ve bu da bir manipülasyon. Benim için CA'nın yaptığından bir farkı yok. İnternet kurtulmak isteyeceğimiz bir şey değil, belki de icat edilmiş en güzel şey. Modern bir çağda yaşıyoruz, yapay zeka gelişiyor ve veri analizi popülerleşiyor. Manipule olmaktan kaçamayız. İnternetten kaçamayız, Cambridge Analytica'nın elinde, Facebook kullanmayan insanların bile bir çeşit profilleri vardı mesela çünkü eğer veriyi veren siz olmasanız bile emin olun çevrenizden biri o veriyi veriyor. Bu noktada verilebilecek tek tavsiye heralde ''uygulamaları indirirken uygulamanın sizden neler alabileceğini ve vereceğiniz iznin farkında olun'' olabilir. En basitinden birkaç ay önce bir anda patlayan bir yaşlandırma uygulamasıyla acaba şu an o uygulamanın elinde kaç tane face datası vardır? Sizin uygulamayı kullanmanıza da gerek yok çevrenizdeki herhangi biri sizin yüzünüzü o uygulamaya vererek sizi de yaşlandırabilir ve aslında çok masumane görünen bir oyunda da tekrar büyük anlamda bir veri satışı oluşmuş olabilir.. Artık reklamlar kitlelere değil bireylere yapılıyor, o içerik bize özel olarak geliyor, yönlendirilmemiz kaçınılmaz çünkü yıllardır her şeyimizi internete verdik. Önemli olan manipüle olmanın dozunu kaçırmamak.. Aslında tıpkı Prestige'de söylenildiği gibi "Biz sırrı çözmek değil, kandırılmak istiyoruz". Yazıda anlattıklarım ilginizi çektiyse Netflix'teki The Great Hack belgeselini izleyebilirsiniz.

Ege Demirci

Sabancı Üniversitesi Lisans Öğrencisi

Diğer yazılarımız için blog sayfamızı ziyaret edebilirsiniz

Türkçe