LinkedIn sosyal ağ hesabında, Bill Gates tarafından şöyle bir yazı paylaşıldı:
“Küresel sağlık ve kalkınma, eğitim, iklim değişikliği ile mücadelede artan ilgim dahil hayırseverlik önceliklerine daha fazla zaman ayırmak için hizmet verdiğim her iki kamu kurulundan da - Microsoft ve Berkshire Hathaway'den – istifa etme kararı aldım. Berkshire ve Microsoft'daki liderlik hiç bu kadar güçlü olmamıştı, bu nedenle bu adımı atmanın tam zamanı.”
Bu gönderisiyle Bill Gates, 1975 yılında Paul Allen ile birlikte kurduğu, kendisine daha 31 yaşındayken “Milyarder” unvanını getiren ve yaptığı inovasyonlarla günümüz teknolojisinin mihenk taşı olan Microsoft’tan ayrılışını resmen ilan etmiş oldu. Hayır işlerine daha çok vakit ayırmak istediğini söyleyen Gates, aslında Microsoft’u terk etmediğini, şirkete danışmanlık yapmaya devam edeceğini söyledi. "Microsoft ile ilgili olarak, yönetim kurulundan ayrılmak şirketten uzaklaşmam anlamına gelmez. Microsoft her zaman hayatımın önemli bir parçası olacak ve şirketin vizyonunun şekillenmesiyle hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmak için Satya ile iletişimde olmaya devam edeceğim.” Bill Gates, 2000 yılında Microsoft’un CEO’luğunu Satya Nadella’ya bırakmıştı.
Neden?
Bu haberi okuyunca herkesin aklında bir “Neden?” sorusunun oluştuğuna eminim. Bu sadece sizin değil dünyada birçok insanın da aklına gelen bir soru aslında. Neden teknoloji hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıyken böyle bir şirketin başından ayrılıyor ve karar verme yetkisini başkalarına bırakıyor? Bill Gates gönüllülük işleriyle ilgili biri mi ki?
Evet, öyle. Hatta eğer sıkı bir Bill Gates takipçisiyseniz onun eşitlik, sağlık, eğitim konularına ne kadar önem verdiğini ve bu konulardaki projelerine gösterdiği çabanın ne kadar çok olduğunu görebilirsiniz. Dünya çapında sağlık ve eğitim sorunlarına çözüm bulmak adına çalışan Bill ve Melinda Gates vakfı, bir ay gibi bir süre önce Korona virüsünün tedavisinin bulunması için 100 milyon dolarlık bir fon oluşturmuştu ve bu yardımı için Çin Devlet Başkanı kendilerine teşekkür etmişti.
Tüm bu hayırseverlik işlerinin yazılımdan daha çok tatmin ettiğini söyleyen de kendisi. 2014 yılında Stanford mezuniyetinde yaptığı konuşmayı dinlerken bu konuya ne kadar bağlı olduklarını fark etmiştim. Tüm konuşma boyunca neredeyse sadece eşitlik ve insan haklarının varlığından, sosyal problemlerden ve bu problemlere optimist bir şekilde bakabilmenin ne kadar önemli olduğundan bahsediyor. Ve neredeyse teknolojinin t’si geçmiyor. Bill Gates’in bu çok yönlü kişiliği bize aslında bir yerde takılı kalmamamız gerektiğini gösteriyor ve bu ona olan hayranlığımızı bir kez daha arttırıyor.
Bill Gates Hakkında Fazla Bilinmeyenler
Burada Bill Gates ve Microsoft hakkında bir yazı yazmak istesek herhalde bunu bitirmek mümkün olmaz. Zaten Bill Gates’in ne kadar yenilikçi bir insan olduğunu ve Microsoft’un da kendini her geçen gün -hatta her geçen dakika desek daha doğru olur- geliştirdiğini biliyoruz. Siz bu yazıyı okurken tam da şu an Silikon Vadisi’nde yapılan tüm o çalışmayı düşünmek bile insanı başını döndürmeye yetiyor.
Sizler için farklı kaynaklardan derlediğim bu bölümü okurken keyif alacağınızı umuyorum, o zaman start without debugging!
1-12 yaşında yazdığı ilk program Tic-Tac-Toe idi ve bu oyun bilgisayara karşı oynanabiliyordu
Bill Gates durumu oldukça iyi olan bir aileden geliyordu ve bir özel okulda öğrenciydi. Tahmin edeceğiniz üzere bu okul ülkede bilgisayara sahip nadir yerlerden bir tanesiydi ve Bill Gates’in bilgisayarla tanışması bu şekilde oldu.
2-Okulun sisteminden kendi sınıfını değiştiriyordu
Kodlama alanındaki yetenekleri fark edilince öğretmenleri ondan, öğrencileri sınıfa yerleştiren bir program yazmasını istedi. Nedense lise öğrencisi Gates hep kızların çok yoğun olduğu sınıflara yerleştiriliyordu…
3-Eğer okulu bırakmasaydı Avukat olacaktı
1590/1600 gibi muhteşem bir SAT derecesi ve babasının ısrarlarıyla Harvard ‘ı tercih etti. Ve bölümü hukuktu! Tüm zamanını video oyunları oynayarak geçiriyordu. 1975 yılında Microsoft üzerine yoğunlaşmak için okulu bıraktı. 2007 yılında ise bıraktığı bu okuldan Onur Nişanı aldı.
4-Bir programlama diline sahip olduklarını söylediler ama ortada öyle bir şey yoktu
Hikaye şöyle: Bill Gates ve ortağı Paul Allen o dönemler Dünyada ilk mikrobilgisayar Altair 8800’i keşfettiklerinde bu bilgisayarın Meksika’da konumlanmış üreticisini arayarak ellerinde BASIC adında çok popüler bir programlama dili olduğunu söylediler ve bunu üreticiye satmak istediler. Tabii Altair daha çok gelişmek istediğinden bu fırsatı kaçırmak istemedi ve bunu kullanmak istediklerini söylediler. Tabii ki Gates ve Allen’in elinde böyle bir şey yoktu! Harvard’da günlerce çalıştılar ve dili geliştirdiler. Gerçi Altair ellerinde olmadığından yazdıkları programın çalışıp çalışamadığını test edemediler ama şans onlardan yana oldu ve program çalıştı. Böylece Gates Harvard’ı bıraktı ve ikili Meksika’ya gittiler ve Micro-Soft adına çalışmalar başlamış oldu.
5-Bill Gates Microsoft’un en büyük hissedarı değil
Microsoft’un ilk zamanlarında işe aldığı ve daha sonradan uzun bir süre şirketin CEO’luğunu yapmış olan Steve Ballmer, Bill Gates’ten daha fazla hisseye sahip. Bill Gates artık servetinin çoğunu yardım vakfına harcıyor. Hatta bu servetinden çocuklarına sadece 10 milyon dolar bırakmış.
Son: Steve Jobs ölürken başucunda uzun süre kavga ve rekabet içinde olduğu Bill Gates’in yazdığı mektup vardı
Dünya devi iki markanın -Apple ve Microsoft- sahipleri Steve Jobs ve Bill Gates aslında çok eskiden beri sıkı dostlardı. Beraber çalıştıkları bir süre de olmuş ama bu süreçte çok farklı fikir ayrılıklarına düşmüşler ve araları açılmış. Hatta birbirlerini hırsızlıkla suçladıkları dönemler bile olmuş. Daha sonrasında da sürekli rekabet içinde bulunduklarından dolayı bir kavga halindelermiş. Aslında aralarındaki dostluğun hiçbir zaman tam olarak bitmediğini söylüyor Gates. Ve ona son zamanlarında bir mektup yazmış. Jobs öldükten sonra eşi Laurene, Gates’i aramış ve yazdığı mektuba Jobs’un çok mutlu olduğunu ve onu başucundan ayırmadığını söylemiş.
